T.C. Mİllî Eğİtİm BakanlIğI
MARDİN / DERİK - Mehmet Akif Ersoy Ortaokulu

ALİ´ Yİ TANIYOR MUSUNUZ?

ALİ' Yİ TANIYOR MUSUNUZ?

 

Ali Pazar sabah saat 8.30´ da uyandı. Cuma günü okuldan gelirken bu hafta sonunda, önceki haftalardan eksik derslerini tamamlamak ve önündeki hafta içindeki sınavlara hazırlanmak açısından çok iyi yararlanmaya karar vermişti. Bu sebeple Cuma akşamüstünü ve geceyi çok iyi geçirdi. Evde müzik dinledi, TV izledi ve geç saatte uyudu. Cumartesi günü de arkadaşlarıyla beraber oldu, evin içinde gezindi, zamanın nasıl akıp gittiğini fark etmedi. Ders çalışmadığı için zaman zaman biraz rahatsızlık duyduğu oldu ancak içinden gelen bu huzursuzluğu;  "Önümde koskoca bir Pazar var" diyerek bastırdı.

Pazar sabahı Ali, işte bu şartlar altında 8.30´ da uyandı. Önce güzel bir tatil kahvaltısı yaptı. Sonra gazeteleri okuyup ders çalışmaya karar verdi. Gazeteler bittiğinde 10:30 olmuştu. TV´ deki sabah filmine bir göz atıp çalışma odasına geçmek istedi. Fakat film öyle güzel ve heyecanlıydı ki, önünde koskoca bir Pazar gününün olduğunu düşünerek bu filmi izlemesinde bir sakınca olmadığına karar verdi.

Film bittiğinde saat 12.30´du ve hafta içi bu saatte yemek yemeye alışmış olduğu için karnı acıktı. Annesinin özenle hazırladığı yemekleri yiyip evdekilerle sohbet ettikten sonra çalışma odasına yöneldi. Fakat tam bu sırada TV´ de naklen yayın programı başlamış ve haftanın en önemli maçı ekrana gelmişti. Bu maçı seyretmek için insanların birbirini çiğneyip dünyanın parasını verdiklerini düşününce, ayağına kadar gelen bu maçı seyretmemenin büyük kayıp olacağını düşündü. Maç biter bitmez sıkı bir şekilde çalışmaya başlamaya karar vererek maçı izlemeye koyuldu.

Naklen yayın bitip Ali´nin kafası haftanın spor olayları ile dolu iken, annesi çayı hazırladığını duyurdu. Ali çayı içip derse geçmenin daha doğru olacağını karar verdi. Çay bittiğinde Ali´nin üzerine bir ağırlık çökmüştü. Haftanın yorgunluğu, maçın gerginliği ve çayla birlikte yenilenler Ali´yi gevşetmişti. Ali bu yorgunlukla "Nasıl olsa verimli çalışamam" diye düşündü ve dinlendikten sonra çalışmaya başlamaya karar verdi. Saat 18.00 sıralarında Ali içindeki huzursuzluğu bastırmaya gayret ederek uyandığında çalışma masasına yönelirken televizyonda en sevdiği dizilerden birinin başladığını duydu. Derse bundan sonra başlamaya ve sadece en önemli iki dersi çalışmaya karar vererek TV´ deki dizi filmi seyretti. Film bittiğinde akşam yemeği saati gelmişti. Yemeği yedikten sonra ise onca yükün altına girmek için vakit çok geçti. Çünkü o zaman haftaya uykusuz ve yorgun başlayacaktı. Bu sebeple Ali kendi kendine şöyle dedi. "Bugün çalışamadım, ama yarın söz çalışacağım" ve yarı sıkıntılı, yarı huzurlu odasının yolunu tuttu. Ancak çalışmak için değil uyumak için.

Şimdi size bir sorumuz var. Hikâyemizde yer alan Ali´ yi tanıyor musunuz?

Bu soru şöyle de sorulabilir; Ali´ yi tanımayan var mı? Herkesin içinde hikâyemizdeki Ali´ den bir parça yok mu? Önce istediğini yapmak isteyen sonra kendisinden istenileni yapmaya yönelen ve bu sebeple sorumluluğunu erteleyen; ders çalışmaya çok önem veren ve bu sebeple sorumluluğunu erteleyen, ders çalışmaya çok önem veren ve bu sebeple önce aradaki ayrıntıları ortadan kaldırıp, ders çalışmak için kendisine kesintisiz bir zaman çıkartmaya çalışan, ancak bu zamanı hiç bulamayan ve bütün süreyi daha az önemli işlere veya kendisine haz verecek etkinliklerde kullanarak geçiren aklından ders çalışması gerektiğini de bütünüyle çıkartamadığı için kendisine zevk verecek işler yaparken de tam anlamıyla rahat etmeyen ve kendisini huzursuz hisseden...

 

Hepimiz bu Ali´ ile zaman zaman karşılaşmıyor muyuz?

Paylaş Facebook  Paylaş twitter  Paylaş google  Paylaş linkedin
Yayın: 13.03.2015 - Güncelleme: 22.09.2021 08:58 - Görüntülenme: 945
  Beğen | 1  kişi beğendi